Türkçe MetinEğitim Sen, tüzüğünün 2. maddenin b şıkkında yer alan, (Eğitim Sen) bireylerin anadillerinde öğrenim görmesini ve kültürlerini geliştirmesini savunur. ifadesinden dolayı yargılanıyor. Bu gelişme beni, bu sendikanın 1997de yayınladığı kitaptan, çok önceden aldığım notları tekrar gözden geçirmeye sevk etti. Bu notları, Eğitim Sen ve anadil konusu güncel olduğundan sizlerle de paylaşmak istedim. KAVİM DİLİ, AZINLIK DİLİ, YÖRESEL DİL Sözünü ettiğim kitap İsmail Aydının bir çalışması ve Eğitim Sen Yayınları Güncel Sorunlar Dizisinden yayınlandı. Siyasî Parti ve Hükümet Programlarında Eğitim- Öğretim & Öğretmenler (1908- 1997) başlıklı bu çalışma Cumhuriyet öncesi bazı siyasî parti programlarında anadili konusuna ilişkin yaklaşımlarını da aktarıyor. Anadilinin pek açık bir tanımının yapılmamış olduğu bu siyasî parti programlarda şu terimlerle karşılaşıyoruz: Kavim dili, azınlık dili, yöresel dil, diğer halkların kendi dilleri, yörenin dili, yöredeki nüfus çoğunluğunun dili, yörenin anadili vb. Yine bu siyasî parti programlarında, anadili eğitim-öğretiminin mi, yoksa anadilinde eğitim-öğretimin mi hedeflendiğinin açık olmadığını da görüyoruz. Bu siyasî partiler, programlarında ister anadili eğitim- öğretimini, ister anadilinde eğitim-öğretimini kastetmiş olsunlar, bütün bunları hangi personelle ve kendilerini yetiştirecek hangi kurumlarla yapacaklarını da yine belirtmiyorlar. İsmail Aydının bu çalışmasının yanı sıra, ilk baskısı Doz, ikinci baskısı Çiviyazıları Yayınlarından çıkan Fuat Dündarın Türkiye Nüfus Sayımlarında Azınlıklar başlıklı kitabının anadil konusuna ilgi duyanlara önemli katkılar sunacağını da belirtmek isterim. İttihat ve Terakki Fırkasıyla başlayalım. Bu partinin 1909 Programının 9. maddesi şöyle diyor: Özgür eğitim-öğretim partimizin ilkesidir. Osmanlı vatandaşı özel okul açmakta, öğrenim görmede özgürdür. Osmanlı ülkesindeki tüm okullar devletin gözetim ve denetiminde olacaktır. Uygulayacakları programlarda birliktelik Maarif Bakanlığınca sağlanacaktır. İlkokul parasız ve zorunludur. Anaokullarında Türkçe öğretim yapılırken ilkokullarda eğitim her kavmin kendi dilinde yapılacaktır. İlkokulların masrafları ile öğretmenlerin maaşları yöre ve cemaatlere ait olacaktır. Devletin eğitim gideri olarak topladığı vergiler mahalli bütçelere devredilecektir İttihat ve Terakki Partisinin 1913 Programının 41. maddesi de şöyle diyor: Eğitim görmek her Osmanlı vatandaşının hakkıdır. Özel ve Cemaat Okulları devletin gözetim ve denetimine tabidir. Devlet okullarında ilköğretim zorunlu ve parasızdır. Türkçe resmi dil olarak okutulurken, her azınlık kendi diliyle de eğitim verebilir AYRILIKÇI GİRİŞİMLERİ TAŞIMAMAK KOŞULUYLA 1908de kurulmuş olan Osmanlı Ahrar Fırkasınının Programın 19. maddesi konuya şöyle yaklaşıyor: İlköğretim zorunludur. Bütün genel ve özel okullarda eğitim dili Türkçedir. Yöresel dil ikinci planda yer alacaktır. 1909da kurulmuş olan Osmanlı Demokrat Fırkası Programının 9. konuya şöyle yaklaşıyor: Ayrılıkçı girişimleri taşımamak koşuluyla ilkokullarda yöresel dil (Anadili) kullanılacaktır. . . 1910da kurulmuş olan Ahali Fırkası programının 16 maddesi konuya şöyle yaklaşıyor: Devletin resmî dilinin Türkçe olması nedeniyle okul ve medreselerde Türkçe eğitimine devam edilecektir. Devletin resmî dininin İslam olması nedeniyle de Arapça öğretimine özel önem verilecektir. Diğer halkların dillerinde eğitim yapmaları serbesttir. 1911de kurulmuş olan Hürriyet ve İtilâf Fırkası ise, programının 20. maddesinde şunları yazıyor: Köy okullarında ve genel olarak ilkokullarda eğitim yörenin diliyle (anadilde) yapılacaktır. 1912de kurulmuş olan ve kurucuları arasında Türkçü (Turancı) görüşleriyle bilinen Yusuf Akçoranın da bulunduğu Millî Meşrutiyet Partisi, programının 33. maddesinde şu görüşlere yer vermektedir: Bütün ilkokul, ortaokul ve İlköğretmen okulları özel kanunlarla il Genel Meclislerine devredilecektir. İlköğretim parasızdır. Zorunlu ilköğretimin fiili olarak uygulanılmasına çaba gösterilecektir. Her nahiye merkezinde ilkokul binalarının önem sırasına göre yapılmasına öncelik verilecektir. Yöredeki ilköğretim o yöredeki nüfus çoğunluğunun diliyle yapılacaktır. Ancak devletin resmî dili olan Türkçe de bu okullarda mutlaka öğrenilecektir. İlk ve ortaokullara öğretmen yetiştiren Darülmuallimler ihtiyaç ölçüsünde açılacaktır. 1918de kurulmuş olan Teceddüt Fırkası, programının 113. maddesinde konuya ilişkin yaklaşımını şöyle ifade ediyor: Devlet ilkokullarında resmî dil öğretimi zorunlu olmakla birlikte yörenin anadilinde öğretim yapılacaktır. VE CHPLİ YILLAR CHPnin tek parti yönetimi, ulusal sanayinin kapitalist üretim ilişkileri ve kurumlarını geliştiremedi. Yerel üretim ilişkilerini tasfiye edemedi. Yerel üretim ilişkilerinin ortaya çıkarmış olduğu ve beslediği dilsel ve kültürel farklılıkları doğal bir yok oluş sürecine sürükleyemedi. Bunun yerine dilsel ve kültürel farklılıkları doğal olmayan bir yolla, yani resmî ideoloji ve tarih tezleriyle ortadan kaldırmaya çalıştı. CHPnin tek parti yönetimi ve Soğuk Savaş yılları boyunca Türkiyenin çok dilli bir ülke olduğu gerçeği kabullenilmek istenmedi. Türkçenin resmî dil olmasının yanında, konuşanları sayıca (daha) az diller veya yerel dillerin de varlıklarını sürdürebilmeleri ve kurumsallaşmalarının, uluslaşma önünde bir engel teşkil etmeyeceği görülmedi. Üstelik bazı dönemlerde, bu anadillerin konuşulmalarına yönelik baskılar bile uygulandı. BU FIRSAT DEĞERLENDİRİLMELİ Eğitim Senin, Türkiyenin diğer anadilleri konusundaki bu anlamlı mücadelesi, herkesi düşündürmeli ve birlikte bu anadilleri için somut adımlar atılması için bir fırsat olarak değerlendirilmelidir. Eğitim Sen de, TRTnin yayın yapmadığı diğer anadillerinde de yayın yapılması için kampanyalar açmalı, bu dillerde sözlük ve çocuklar için masal kitapları hazırlanması için gönüllü çalışma grupları oluşturmalıdır. Ali İhsan AKSAMAZ Araştırmacı-yazar aksamaz@hotmail. com xvalamgeri59@yahoo. com |