Artvin Gazeteciler Derneğine Ziyaretler Devam Ediyor

30/11/2012 17:50

Türk Haber Sen Genel Başkanı Karadut, Agc’ni Ziyaret Etti.


Haber: Hayati Akbaş







Artvin Gazeteciler Cemiyeti’nin önemli bir konuğu vardı. Türk Haber Sen Genel Başkanı ve Türkiye Kamu Sen Genel Mevzuat Sekreteri İsmail Karadavut, Artvin Gazeteciler Cemiyeti’ni ziyaret etti.

Artvin Gazeteciler Cemiyet Başkanı Tolga Gül’ün bizzat karşıladığı ziyarette Kamu Sen Artvin İl Temsilcisi Uğur Özer, Türk Haber Sen Genel Toplu Görüşme Sekreteri Musa Karabina, Türk Haber Sen Artvin İl Temsilcisi Burhan Akman, Artvin Gazeteciler Cemiyeti Saymanı Zeki Alkan ve Çoruh Postası Gazetesi İmtiyaz Sahibi Orhan Sevinç hazır bulundular.

Artvin Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Tolga Gül, ülkemizde sendikacılığın zor bir iş olduğuna değinerek insanla uğraşmanın ayrı bir sanat olduğunu bu sanat ile de en çok sendikacıların uğraş verdiğini ifade etti. Konuklarının ziyaretinden duyduğu memnuniyeti de dile getiren AGC Başkanı Gül, Artvin basını ve çalışmaları hakkında konuklarına kısaca bilgi verdi.

Türk Haber Sen Genel Başkanı ve Türkiye Kamu Sen Genel Mevzuat Sekreteri İsmail Karadavut ülkemizin gündem konuları ve sendikalarının hükümetten talepleri noktasında ki düşüncelerini aktardı. Türk Haber Sen Genel Başkanı Ve Türkiye Kamu Sen Genel Mevzuat Sekreteri İsmail Karadavut yaptığı konuşmada; “ Yıllardan beri kamu görevlilerinin üzerindeki baskılar artarak devam ederken, yeni yasama dönemiyle başlayan uygulamalar, kamu çalışanlarını daha zor günlerin beklediğini ortaya koymaktadır.

Yeni dönemde fazla mesaisi olan kurumların mesailerini tırpanlamayı, artan SGK açıklarını kapatmak için emekli yaş haddini artırmayı, yeni sağlık yüklerini çalışan ve emeklilere yüklemeyi düşünen hükümet, şimdi de gözünü kamu çalışanlarının iş güvencesini kaldırmaya dikmiştir. Hükümet, 2004 yılında yeni personel rejimi adı altında yaptığı çalışmayı sendikalara sunmuş, Türkiye Kamu Sen’in büyük tepkisi üzerine geri çekilmişti. Ancak görüyoruz ki, hükümet; baskıyla, tehditle, vaatlerle kandırdığı böldüğü kamu çalışanlarından oluşturduğu taşoran konfederasyonlara, sendikalara güvenerek personel rejimini uygulamaya koyacaktır. Hükümetin hazırlamış olduğu personel rejimi hayata geçtiğinde, kamu çalışanlarının cumhuriyet tarihinde kazandığı en büyük kazanım olan iş güvencesi elinden alınacak, devletin-milletin memurluğunu, ona hizmet eden devlet memuru, artık bir partinin memuru olacaktır. Dünyanın hiçbir ülkesinde olmayan bu sistemle, memurların gelecekleri, kazanımları, ekmeği, aşı, işi yöneticilerin veya siyasilerin iki dudağının arasında olacaktır.

Türkiye Kamu-Sen’in, Türk Haber Sen’in bu çalışmayı kabul etmesi mümkün değildir. Dün bunu kabul etmedik, bugünde etmeyeceğiz. Kamu çalışanlarının köle olmasına razı olmayacağız. Türkiye Kamu Sen ve ona bağlı sendikalar bunlara müsaade etmeyecek. Bunu düşünen hükümet aklını başına almalıdır. Aksi taktirde karşısında, Türkiye Kamu Sen’in çelikleşmiş iradesi ve 2 milyon 600 bin memuru bulacaktır.

Hükümet, Her yıl, gerçekçi olmayan enflasyona endekslenen; ekonomik hayatın olumsuzluklarının, geçim sıkıntısının, zorunlu harcama kalemlerindeki fiyat artışlarının göz ardı edildiği maaş artışlarıyla, yoksulluğa, açlığa ve kaderine terk edilen memurlar, dar ve sabit gelirliler ekonomik olarak ayrımcılığa ve zulme tabi tutulmaktadırlar. Hayali enflasyon hesabına göre hazırlanan bütçe hedefleri tutmayınca, vatandaşın sırtına yüklenen vergi artışları ve zamlar artık dayanılmaz hale gelmiştir. Öyle ki 2012 yılı için memur ve emekli maaşlarına toplamda yüzde 8, 2’lik artış yapılmasına rağmen; Bütçe açıklarının kapatılması için, iğneden ipliğe zam yapılmıştır. 2012 yılının başından Ekim ayına kadar doğalgaz yüzde 29, 3; LPG yüzde 25, 9; Mazot yüzde 13, 5; Benzin yüzde 12 zamlanmış oldu. Bundan sonra zamlar, ekmekten, suya, otobüs, taksi ücretlerinden, temel gıda maddelerine yağmur gibi yağacaktır. Bu zamlar karşısında olan yine bizlere, sizlere, dar ve sabit gelirlilere olacaktır.

Memur maaşlarına yüzde 4+4 zam yaparken elleri titreyenlerin, doğalgaza, elektriğe, tüpe, benzine yüzde 25-30 zam yaparken vicdanları sızlamıyor mu? Memura 2013 yılı için yapılan 3+3 maaş zammı şimdiden elinden alınmıştır.

Hükümet “vurun abalıya” mantığıyla, memurlarımızın ve dar ve sabit gelirlilerin sırtına yüklenmiştir. Yıllardır iktidarların başarısızlıkları, kötü niyetli yöneticilerin beceriksizlikleri bizlerin sırtına yükleniyor. Her ekonomik kriz yeni zenginler yaratırken, çalışanlar ve memurlar fedakârlık yapan, geliri azalan ve zamlar altında ezilen kesim oluyorlar.

Siyasi alanda alınan her karar “milletimiz öyle istiyor” diye meşrulaştırmaya çalışılırken her alanda tekel haline getirilen malum çevrelerin milletimizi, esnafı ve tüketiciyi inim inim inletmesine yarayacak tedbirler uygulanırken nedense “millet” hep unutuluyor. Dünyanın en pahalı benzinini kullanmak istemiyoruz. Dünyanın en yüksek oranlı peşin vergisini ödemek istemiyoruz. Siyasetçilerin beceriksizliklerinin bedelini ödemek istemiyoruz.

Hükümetin bütçe açığını kapatmak için yapmış olduğu Adaletsiz vergi yükü altında ezilmek istemiyoruz. Nimeti paylaşırken bencil davrananların, külfeti bu milletin sırtına bindirmesine “Hayır” diyoruz. Türkiye Kamu Sen bu adaletsizliklerin durdurulması, memuru, emekliyi, dul ve yetimleri hallaç pamuğu gibi atan zamların iptali için mahkemeye başvurmuştur. İnşallah siyasilerin basiretsizliğini, adli makamlar çözecek; memurlarımızı, emeklilerimizi, işçilerimizi, dul ve yetimlerimizi çepeçevre saran bu zam prangası göstereceğimiz irade ve kararlılıkla, kırılacaktır.

Türkiye Kamu Sen’in bütün illerde düzenlediği eylemlerle zamları protesto etmiştir ve etmeye devam edecektir. Bütçenin dengesini bozanlar, memurlar, işçiler, emekliler, dul, yetim ve çiftçiler değildir. Bütçenin dengesini bozanlar TBMM tarafından kullanılan 28 araç için yıllık tam 454 bin TL yakıt bedelini devletin kaynaklarından ödetenlerdir.

Bütçenin dengesini bozanlar temsil gideri adı altında devlete milyarlarca lira hesap çıkaranlardır. Bütçenin dengesini bozanlar, beş yıldızlı otellerde yaptıkları etkinliklerin parasını devlete ödetenlerdir. Bütçenin dengesini bozanlar, rahatları için milyonlarca lira bedelle kendilerine lojman binası yaptıranlar, kamunun gereksiz ve lüks tüketimine göz yumanlardır. İsrail’in kurguladığı, ABD’nin yönettiği Büyük Ortadoğu Projesi’ne taşeronluk yapmak uğruna komşularımızla düşman olduk. Ortadoğu’da çıkarılan iç çatışmalarda malum devletler silah satarak para kazanıyor. Türkiye Cumhuriyeti ise bedel ödüyor. Ortadoğu’da sözde kahramanlığa soyunanların dış politikadaki hataları ise ticarete yansıyor, bu yanlışın bedelini de zamlar yoluyla yine milletimiz ödüyor.

Bugün ülkemizin en zengin yüzde 20’si ile en fakir yüzde 20’si arasında tam 8 kat fark oluşmuş durumdadır. Bu adaletsizlik, Türkiye’yi OECD’nin gelir dağılımı en bozuk üçüncü; yoksulluğun en yoğun olduğu beşinci ülkesi yapmıştır. Her geçen gün zengin biraz daha zengin; fakir biraz daha fakir hale gelmektedir.

Her gün büyük şehirlerde, herkesten ayrı, giriş-çıkışın kontrol altında tutulduğu, kendine has, lüks bir yaşam sunan sitelerde, tanesi milyon dolarları bulan evler inşa ediliyor. Bir avuç mutlu azınlık için milletten ayrı yaşam alanları oluşturuluyor. Buna karşın milletimizin yüzde 42’si çatısı akan evlerde yaşıyor. Yüzde 80’i evine eşya dahi alacak durumda değil.

Milyonlarca dolarlık evlerde yaşayanlarla, çatısı akan evlerde yaşayanlardan aynı miktarda vergi toplanırsa, bunun adına adalet demek mümkün müdür? Düzeltilmek zorunda olan bunca yanlış dururken kurtuluşu, maaşına yalnızca yüzde 4+4 zam yapılan memurun, işçinin, emeklinin, dul ve yetimin rızkında arayanlar Allahlarından bulsunlar. Olaylara kendilerine ait dünyalardan, sırça köşklerden bakarak milletin sorunlarına çare arayanlar, 740 lira asgari ücretle, 1000 lira emekli maaşıyla, 1500 lira memur maaşıyla kuru ekmeğe talim edenlerin halini anlayamazlar. Yıllardır her ekonomik krizde adeta günah keçisi haline getirilen ve her gün yeni bir uygulama ile ezilen dar ve sabit gelirli vatandaşlarımızın, bu zamları karşılayacak gücü kalmamıştır. Yetkililer, bu gerçeği görmeli, yaptıkları hataların bedelini millete ödetmekten vazgeçmelidir. Nimeti bizlerle paylaşmayanların, külfette bizlerden fedakârlık isteme hakkı yoktur. Devleti yönetmekte acz içinde olanlar, milletin yakasından düşmeli, dar ve sabit gelirlilerin sırtından inmelidir. ”ifadelerine yer verdi.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 30.11.2012 tarihinde Hayati Akbaş tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Yaşam Haberleri
 » Hopa Belediye Başkanı Seçilen Utku...
 » Turgay Ataselim Teşekkür Mesajı Yay...
 » Bilgehan Erdem Hem Ziyaret Ediyor H...
 » Hopa Belediyesi Geleneği Devam Etti...
 » Hopa Belediye Meclis Üyeleri Belli...
 » Ati Utku Cihan’dan İddialı Çıkış...
 » Nöbette Olan Kamu Görevlileri Ve Ha...
 » Hopaspor Yönetimi Kongre Kararı Ald...
 » Hopa’da Bayramlaşma Heyecanı Yaşand...
 » Hopa Belediyesinde Yeni Dönem Başla...