Nedim Koyuncu “Akparti İçin Her Zaman Göreve Hazırım”

28/10/2014 08:17

Koyuncu “Siyaseten Her Zaman Ak Parti"nin Yanında Olacağım Ve Göreve Her Zaman Hazır Olacağım...”


Haber: Tolga Gül







Artvin siyasetinin parlayan isimlerinden biri ile görüştük. Son mahalli idareler yerel seçimlerinde Ak Parti’den belediye başkan aday adayı olan Nedim Koyuncu ile ülkemizdeki son siyasi gelişmeleri ve Artvin’i konuştuk. Artvin’in Cankurtaran Tüneli sonrasında turizm ve ekonomi açısından ne tür katkılar sunacağını Gazeteci Tolga Gül’e anlatan Nedim Koyuncu, Gürcistan’ın geleceğinin de oldukça parlak olduğunu ifade etti. Her zaman Ak Parti’nin yanında olacağını vurgulayan Koyuncu, siyaset açısından da göreve hazır olduğunu ve Artvin için büyük projelere imza atma şansını yakalamayı beklediğini söyledi. Türkiye’nin Başkanlık sistemine geçmesinin ülkenin geleceği açısından büyük önem arz ettiğinin altını çizen Koyuncu, 2023 yılında Türkiye’nin çok önemli noktalara geleceğine inandığını ifade etti.

Seçilme yaşı 65 ile sınırlandırılmalı

Öncelikle bizi kabul edip röportaj yaptığınız için teşekkür ediyoruz. Siz genç siyasetçilerdensiniz. Siyasette gençlik bir avantaj mı? Bu soruyla başlayalım.

Cumhurbaşkanımız mitinglerde seçme yaşını 18'e indirdik diyor. Şimdide seçilme yaşını 18'e indirmeye çalışıyor. Vatandaş 18 yaşında oy verebiliyor. Seçilebilmesi için de 20 yaşı 18'e çekmeye çalışıyor. Ben Sayın Cumhurbaşkanımdan bir şey istiyorum. Çok güzel işler yapabiliyor. Seçilme yaşının 18 koyması, seçilmeme yaşını da koyması lazım. Seçilmeme yaşını da 65 koyulması lazım. Memleketimizde 65 yaşında insanlar emekli oluyor. Eğer siyaset yapılacaksa 65'inden sonra seçilmesinler diye düşünüyorum. Çünkü 65 yaşındaki insanları emekliye alan hükümetimiz, devletimiz bu insanın daha fazla bir fayda getirmeyeceğini düşünerekten emeklilik yaşını koymuş. Artık o insanlar 65 yaşından sonra seçilmesinler. Çünkü o insanlar nasıl ki devletin bir kurumundan emekliye ayrılıyor, işe yaramaz halde emekli oluyorsa, o insanlar 65'inden sonra da seçilecekleri yere faydalı olmayacaklardır, diye düşünüyorum.

Artvin’e turizm yatırımları şart

Sizinle Artvin'i konuşmak istiyorum. Yanı başımızda Gürcistan, Batum var. Batum gelişti ve ciddi anlamda da turist çekiyor. Aynı oranda Artvin gelişmedi. Batum gibi turizm anlamında da bir çekim alanı yok. Neden?

Önce Artvin’i konuşayım. Artvin turizm açısından kesinlikle dağ, hayvancılık, yeşil turizmine Artvin'in yönlenmesi lazım. Hopa'yı Artvin'e katmadan söylüyorum. Eğer Karadeniz'e, Gürcistan'a gelen bu insanları Artvin'e çekebileceksek Artvin'e yatırım şart. Artvin’de daha henüz bir tane 5 yıldızlı bir tane otelimiz yok. Bir tane Koru oteli var benim bildiğim. Artvin’de başka bir alternatif, başka bir otel, bir kongre salonu, 5 yıldızlı bir otel, salonlarıyla gelişmeye uygun ortamı yok. Maalesef Artvin yeşiliyle, ormanıyla, dağıyla ön plana çıkamaz. Bunların içine yatırım yapılmadığı, bir şeyler eklenmediği için, yerinde saydığından dolayı Artvin gelişmiyor. Eğer turizm açısından Artvin'i geliştireceksek Kafkasör önde olmak üzere Karagöl, Şavşat karagölleri bunların hepsini bir bütün sayarak, iyi bir yatırımla 2-3 tane 4 yıldızlı, 5 yıldızlı otellerle Artvin'i daha iyi bir yere getirebiliriz.

Hopa'da deniliyor ki, günlük 15 bin kişi geliyor, gidiyor. Hopa üzerinden Gürcistan'a geçip gidiyor, diyoruz. Yıllık 1 milyon 2 milyon kişi geçiş var deniliyor. Bu geçiş oranının en yüksek olduğu oran ne zaman? Sadece yazın 3 ay. Bu ayları göz önünde bulundurmak lazım. Buraya gelen insanları 1 gün Hopa'da nasıl tutabiliriz. Bunun hesabının yapılması lazım. Bunu da tutmanın tek yolu deniz turizmden geçer. Denizle turizmin bir arada olduğu, bizim Hopa'dan yeşil turizmi yapma şansımız yok. Bizim ancak deniz turizmi şansımız var, bu da sahilimizden geçer. Benim belediye Başkanı aday adaylığımda bir projem vardı, sahil projem. O sahil projesi, ben gelseydim inşallah onu yapacaktım, inşallah değil o projeye ben başımı koyacaktım yapacaktım ama nasip olmadı. Benim projemin yüzde 50'sini Hopa sahilinde uygulasınlar Hopa'da turizm patlaması olur. Hopa sahili, Batum sahiliyle eşdeğer olduğundan İnsanlar Batum'a bir kere geçer ama Hopa'ya daima gelmek zorunda kalır. Başka türlü Hopa'nın gelişme şansı yok. Hopa'nın zaten yukarıya çıkma şansı yok. Denize açılma durumundan alanı yok, arazi yok, istihdam yapabilecek yer yok. Bir iş adamı gelip ben 5 yıldızlı otel yapacağım bana belediye olarak bir yer verin dese yer gösterme şansınız yok. Çünkü biliyorsunuz teşvikte oluyor bunlar. Belediye yer gösteriyor, bedava yer veriyor, istihdam sağlaması için bu yapılıyor. Hopa'da böyle bir yer istediğinizde Hopa'da böyle bir yer yok. Bunun için Hopa'da sahil şart, sahil planlaması şart, tekrardan ele alınması şart. Rize'de bilirisiniz eski zamanlarda Hızır Hop vardı o zaman, Anavatan Partisi'nden Belediye Başkanı idi. Bugün eğer Rize Hopa transit yolu o Rize'nin ortasından geçiyorsa, sahildeki bütün o yapılanmanın hepsi Rize halkı ve o zamanki Belediye Başkanından dolayı olmuştur. Hatta o dolguların yüzde 50'si de yüzde 60'ı da çöptür. Bunları unutmamak lazım. Bugün eğer Rize gelişiyorsa Hızır Hop sayesindedir. Bunu yapmak lazım diye düşünüyorum.

Cankurtaran’dan sonra asıl Hopa’nın kaderi değişecek

Bir taraftan Hopa dağı tüneli yapılıyor diğer taraftan Rize hava limanı projelendiriliyor. Hopa dağ tünelinden sonra Artvin nasıl etkilenir? Artvin'in makûs kaderini değiştirecek mi?

Bence Hopa'nın kaderi değişecek. Artvin ve Borçka, Hopa'ya akacak. Deniz özlemi insanları Hopa'ya getirecek. Hafta sonu insanlar Hopa'ya inecek. Hatta ve hatta o tünel Hopa'nın iklim şartlarını değiştirecek. Bu tünelin projesinde hava sirkülâsyonu, Borçka'dan hava sirkülâsyonu olacak. Meyil Hopa'ya doğru geliyor. Cankurtaran Tünelleri sayesinde, biz Hopa'da Borçka'nın havasını teneffüs edeceğiz. Aynı zamanda da meyilden yola çıkarak Hopa'ya doğru iniş olduğu için Borçka ve Artvin Hopa'ya inecek. Bu Artvin'e iyi bir artı getirmeyecek, Hopa'ya çok büyük bir artı getirecek. Bundan çok emin olabilirisiniz.

Buna bağlı olarak Borçka'da ikinci bir sınır kapısı düşünülüyor. Ayrıca Sarp sınır kapısı da Hopa'da. Sarp sınır kapısı yetiyor mu?

Kesinlikle yetmiyor, hiç bir zamanda yetmeyecektir. Gürcistan tarafındaki gümrük sınır kapısıyla eş değer haline getirilmediği zaman Hopa’da tır kuyrukları oluşuyor. Biliyorsunuz ki bizim gümrüklerimizde 6 tane 7 tane bakanlık var. İçişleri Bakanlığı, Tarım Bakanlığı, Turizm Bakanlığı var. Hepsinin birer bünyesi var. Hepsinin 2-3 tane çalışan elemanı olduğundan hepsinin ayrı ayrı dairesi var. Bunlar bütün olmadığı, tek bir yönetimle yönetilmediği, tek bir müdür veya amirle yönetilmediği müddetçe Hopa Sarp Gümrük Kapısı'nın düzelme şansı yok. Farkındaysanız Gürcistan tarafına geçtiğimiz zaman, üzerinde yükü olan tır bile 2 dakika girişi yapıyor, merkez gümrüğe gidiyor. Merkez gümrük oluşturulmadıktan sonra bu sorunları yaşamamaktan başka şansınız yok. Hopa’mızda bizim bu imkanımız var. Hava limanı içinde Gümrük Baş Müdürlüğü var. Tır üzerindeki araçların, ihracat yapılan araçların Hopa Limanı’nda gümrüklenmesi lazım. Araçların Sarp Gümrüğünde hiç durmadan direk transit geçiş yapması gerekiyor. Bunu yapmadığımız sürece, gümrükteki teferruatı kaldırmadığımız sürece bizim Hopa Gümrüğü'nün düzelme şansı yok. Hatta en son bakanımız gelmişti, yeni bakanımız Sayın Nurettin Canikli. Sayın Canikli oradaki planlamayla, mevcut arazinin büyütülmesi ile ilgili ihtiyaç duyulan miktarda para hazırlandığı ve girişteki tünelinde kaldırılacağı konusunda daha önceki bakanımızın yaptığı plan ve projeyi sundu. “Bunu yapacağız” dedi. İnşallah bu plan ve proje olursa mutlaka düzeleceğini düşünüyorum.

Sarp Sınır Kapısı rahatlayacak

Peki, Muratlı Sınır kapısı bu bölgeye ne getirecektir?

Bu bölgeye herhangi bir şey getireceğini zannetmiyorum. Hopa Sarp kapısını biraz rahatlatacaktır. Bunu tahminen söylüyorum, kar yağmadığı müddetçe tırlarımız gidecektir. Bu da yazın olacaktır. Muratlı kapısının açılması Sarp Gümrüğüne, Gürcistan tarafındaki turizme yarayacaktır. Tırlar yazın zaten Gürcistan tarafındaki turizmi baltaladığı için gece alınıyor, gündüz tırların geçişi yasaklanıyor. Takriben günlük 250 ile 300 arası Sar gümrüğünden ve Gürcistan gümrüğünden büyük araç, tır geçişi oluyor. Diğerleri zaten ufak araba ve otobüs. Otobüs zaten turizme yönelik, ufak arabalar da akaryakıt için gelip gidiyorlar. Bu Hopa ve Sarp Gümrüğünü rahatlatır. Gürcistan’ı daha çok rahatlatacaktır. Çok getirisi Hopa'ya olmaz. Çünkü tırlar o tarafa yönelecek. Çok götürüsü de olmaz. Yazın zaten turizm açığı kapatacaktır.

Rize'yle Artvin arasına bir hava limanı düşünülüyor. Artvin'de Artvin'e daha yakın olması isteniyor. Rize'de de kendilerine daha yakın olması isteniyor. Bu konudaki fikrinizi sormak istiyorum. Bir de nereye yapılırsa yapılsın havalimanı bu bölgeye neler katabilir?

Şimdi Rize-Artvin Havalimanı deniliyor. Yalnız ben onu Artvin olarak adlandırmak istemiyorum. Çünkü Artvin'in isminin onun yanında vermeleri çok yanlış. Eğer Artvin diye düşünüyorsak Rize-Artvin Hava limanı Hopa'ya daha yakın olmalı diye düşünüyorum. Veya Arhavi sınırları içinde olması gerekiyor, diye düşünüyorum. Neden? Artvin'in Yusufeli’si ile Rize'nin en ücra ilçesi olanın mesafesi bir midir sizce? Değil. Artvin'den bu hava limanına gelecek olan insan, İstanbul'dan Ankara'ya gidecek olan insan Batum'u kullanıyor zaten. Bir daha Çayeli'nden Pazar'a gitmeye gerek bırakmayacak şekilde Batum'dan biniyor Havaş'a, Batum'dan uçağa biniyor İstanbul'a gidiyor zaten. Bu Artvin-Rize havalimanı değil bence. Mesafe olarak Hopa'ya hiç bir şey getirmez. Tabi ki insanlarımız bilet bulmadığı, yazın yolcunun çok olduğu zaman mutlaka kullanılacağı bir havalimanıdır. Bizde kullanacağız ama, bilet bulamadığımız zaman ikinci planda kullanacağız. Artvin'e bir getirisi olacağını düşünmüyorum.

Artvin’in güçlü isimleri var; ancak yeterince yararlanamıyoruz

Çok fazla Artvinli siyasetçi ve bürokrat var. Ak Parti döneminde de çok güçlü bir bakan var. Yine Kadir Topbaş da Artvinli. Artvin bu kadar bürokrasi ve siyasi gücüne sahip olmasına rağmen bunu yeterince kendine artı olarak çevirebildi mi?

Artvin'in makus kaderi maalesef Yusufeli, Ardanuç ve Şavşat'a bağlı. Neden? Dediğimiz bu bürokratların yüzde 90'ı Yusufeli, Ardanuç ve Şavşat'tan çıkmak zorundadır. Kırsal bölge olduğundan dolayı, okuma oranı daha yüksek olmasından dolayı, başka bir alan, meşgale, kendine bir iş bulamamasından dolayı o bölgeden bürokratlarımız çok fazla çıkıyor. Bugün Türkiye'nin yönetim kadrosunda olan bu insanlar Artvin için bir şeyler yapmaya çalışıyorlar. Bundan eminim. Kadir Beyi tevzi ederek söylüyorum. Kadir bey zaten elinden gelen yardımları yapıyor. Fakat Kadir beyle bu iş bitmiyor. Bürokratların ellerinden geleni yaptıklarından eminim. Ama bazı yerlerde de yetersiz olduklarını düşünüyorum.

Artvin olarak yeterli proje üretebiliyor muyuz?

Önce biz kendimizde aramamız lazım. Bugün sayın kadir Topbaş en son Artvin'in seçimlerden sonra Sayın Başbakan'ın geldiği zaman biz Hopa Belediyesi'ni aldık, biz kadir Topbaş Beyefendini önüne bir tane proje koyup da, “ Biz bunu istiyoruz”, demedik. Mevcut belediye başkanımız çıktı, iki tane dozer, bir tane silindir istiyorum, dedi. Yani “makine teçhizatı istiyorum”, dedi. Bunlar böyle olmaz. Biz bir şeyi isteyeceksek projelerle gitmemiz lazım. Bugün bakanlıklardan, üst düzeylerimizden bir şey isteyeceksek projeyi tamamıyla, laikiyle hazırlayıp, “biz bunu istiyoruz” dememiz lazım ki proje konusunda destek olsunlar. Zaten makine, çöp arabaları, makine teçhizatı konusunda Sayın Topbaş bütün belediyelerimizi, hiç birini ayırmadan yardım ediyor.

Şimdi 7 belediye var. Sayın Topbaş, hangi birine yetişecek?

Kadir Beyin Artvin'i çok önemsemesi ve sık gelmesine bağlı olarak Artvin'deki 7 belediye Ak partili oldu. Bu Ak Partili belediyelerle Artvin ciddi bir kalkınmayı sağlayabilir mi? Veya halkın beklentisine cevap verilebilecek mi?

Artvin bu kadar belediye almakla bu işin içinden kalkabileceğini düşünmüyorum. Eskiden 2-3 belediyemiz vardı. Sayın vekillimiz rahat rahat 3 tane belediyeyle ilgilenebiliyordu. Şimdi, yüzde yüz daha fazla oldu. Sayın Kadir Topbaş var. “Allah razı olsun” ondan. Herkes ondan bir şey istiyor. Eskinden 3 belediyeydi, gönderebiliyorduk. Şimdi olduk, 7 belediye, hangi birini halledip, hangi biriyle uğraşabilsin. Kadir Bey, yine elinden geleni yapıyor bizim belediyelere. Yine elinden geleni hiç esirgemiyor, yine de büyüklüğünü gösteriyor. Allah kendisinden razı olsun. Ama yük büyüdü. Kadir Topbaş buraya bütün seçimlerde , seçim öncesi ve sonrası gelmesine rağmen biz halkımızın beklentisini büyüttü. Biz çıtayı yükselttiğimiz, projelerimizi yüksek tuttuğumuz, partimizi yer göğe sığdıramadığımızdan dolayı işimiz şimdi daha da zor. Bu belediyeleri aldık. Ama şu an bunların altından çıkacak durumumuzun olduğunu zannetmiyorum. Zaten ülkenin ekonomik durumu ortada. Ülkenin siyasi geleceği, ne olacağı, sıkıntıları belli, yarın partimizin var olup olmayacağını bilmiyoruz. Biz partimizin peşini bırakmıyoruz, çalışmalara devam ediyoruz; ama inşallah hükümetimize bir zeval gelmez. İnşallah 2013'e doğru gideriz ama biz Artvinliler çok büyük beklenti içindeyiz.

Son dönemlerde Suriye sınırı ve Irak'ta yaşanan pek çok gelişmeler var. İŞİD tehdidi ve PKK'nın Türkiye içinde yaptığı eylemler var. Türkiye nereye gidiyor?

Şu anada dış mihraplar Türkiye üzerinde oyun oynuyorlar, Büyük Kürdistan'ı kurma hayalleri var. Bunu da IŞİD' terör örgütünü diskalifiye edip, bertaraf edip Büyük Kürdistan'ı kurma hayalleri var. Türkiye'yi bu savaş bataklığına sokup IŞID ile karşı karşıya bırakma çabası içindeler. Suriye'de bunca insan öldü ve bunca insana zulüm verildi. Bugüne kadar BM, NATO Suriye'yi bir kere konuşmazken bir anda Kürdistan hayalleri üzerinden IŞİD'in oyun oynaması, IŞİD'in etkili olması, Kürdistan hayalini dışlamasından dolayı bir anda bir araya gelip IŞİD terör örgütünü havadan baskılıyorlar. Bunun bir amacı vardır diye düşünüyorum. 30 yıl boyunca PKK terör örgütü bize NATO üyesi olmamıza rağmen NATO2dan hiç bir güç, Türkiye ile birlikte olup PKK terör örgütüyle karşı birlikte savaşmazken neden IŞİD' karşı Türkiye'yi de içine çekip NATO, BM bir araya gelip buna karşı bir savaş ve bertaraf etme duygusu içindeler. Neden PKK ile savaşta yanımızda olmadılar. Bugün bir soru işareti. . Ayrıca kesinlikle bu işin altında ABD var. IŞİD'i bu günlere getiren ABD'dir, İngiltere” dir, kendi yandaşlarıdır. Biz her zaman müttefik deniliyoruz. Ama biz müttefik arıyoruz. Bütün IŞİD, boynuz kulağı geçmiştir. ABD'nin kendi himayesinden çıkmıştır. IŞİD'i durdurmaya çalışıyorlar. Bunları yaratan bizzat Amerika ve diğer Avrupa ülkeleridir. PKK'nın arkasında onlar var. . .

PKK'yı besleyenler, bugüne getirenler onlar. PKK konusunda biz yalnız kaldık. IŞİD konusunda nedense ülkemiz üzerinde baskılar var. Madem IŞİD terör örgütüne bizim ülkemizin Kobani'ye girip IŞİD'le savaşmasını, darbe vurmasını istiyorlar, neden mecliste bulunan partiler IŞİD için çıkacak olan tezkereye HDP ve diğer kendi yandaş partileri neden oy vermediler? Bu çok büyük bir soru işareti. Sen IŞİD'e karşı Kobani’yi kurtarın diyorsun, Türk askeri girsin diyorsun, ama mecliste oy vermiyorsun. Bu nasıl çelişki?

Türkiye’yi yalnız bırakıyorlar

Bu gelişmeler iş dünyasına olarak olumsuz yansıyor mu?

Olumsuz yansıyor bize. Karadeniz'e özellikle çok olumsuz yansıyor. Suriye'ye çalışan 3-4 bine yakın tır Gürcistan'a, Ermenistan'a ve Azerbaycan'a gitmek istiyor. Bu da Karadeniz'de bulunan mevcut tır potansiyeli fiyatlarını düşürüyor. Rekabet ortamı doğuruyor. Bundan dolayı Karadeniz çok büyük bir yara alıyor. Karadeniz'deki nakliyat bölümü yara alıyor. Tabi ki ekonomimize büyük zararı var. 4 milyar dolardan bahsediliyor. Başbakanımız, 4 milyon dolar burada olan bu insanlara bakıldığı için, Suriye'den Kuzey Irak'a, Kobani'den gelen halka Türkiye bakıyor. 4 milyar dolar Türkiye'nin gayri milli hâsılasına büyük bir zarardır. Burada da yalnız kalıyoruz. Avrupa, Amerika, Batı ülkeleri de “Gidelim vuralım” diyor. “Sen yukarıdan vuruyorsun. Aşağısı hep bana kalıyor, bu külfete ortak olmuyorsun. Buralardan gelen insanlara ev, yemek, yatılacak yer veriliyor. 4 milyar dolar paramız gitmiştir. Buna yardım etmiyorsun. Üstten vurmakla bu iş bitmiyor”. Bunları düşünmek lazım, bu ülke ekonomisine zarardır. Oraya vurulan her bomba Türkiye'ye iniyor diye düşünüyorum ben.

Ülkemiz için çözüm Başkanlık sistemidir

Belki bu günlerde sıcak gündemden düşmüş olsa da biz gündem konusu yapalım. Başkanlık sistemiyle ilgili ne düşünüyorsunuz? Cumhurbaşkanımız Erdoğan, “ Başkan” olmalı mı olmamalı mı? Türkiye için başkanlık sistemi ilaç olabilir mi?

Cumhuriyet bir yönetim şeklidir. Bugün T. C. diyoruz. Bizim Türkiye Cumhuriyetimizdeki Cumhuriyet kelimesi yönetim şeklinin adıdır. Bakıyoruz, bazı provokatörler “Cumhuriyet elden gidiyor, cumhuriyet elden gidiyor”, diyor. Eğer cumhuriyeti kaldıracaksak Türkiye Cumhuriyeti değil de, Türkiye Birleşik Devletleri olacak. Bunu bir kere bilmemiz lazım. Cumhuriyet yönetim şeklinin adıdır. Cumhuriyetin gitmesi demek Atatürk'ün gitmesi demek anlamına gelmez. Cumhuriyetin gitmesi demek İstiklal Marşı’nın kalkması anlamına gelmez. Cumhuriyet bir yönetim tarzı olması nedeniyle ben Başkanlık sistemi taraftarıyım. Başkanlık sistemi gelirse ülkemize kesinlikle ve kesinlikle yararlı olacaktır diye düşünüyorum. Bir de bir algı var insanlarda, Cumhuriyet sanki evimizdeki ekmek, peynir de evimizden gidecekte, başta Atatürk'ün inkılâplar gidecek, Atatürk'ün yapmış oldukları kayıp, ben bunun karşısındayım. Yine Atatürk ulu önder olarak ülkemizin başında olacak, yine Atatürk'ün kurumları kuruluşları devam edecek. Yalnız yönetim şekli cumhuriyet değil de Birleşik topluluk olarak devam edecek. Bu nasıl olacak, bölgelere ayrılacak. Bölgedeki gelirler bölgede kullanılacak, merkezden yönetim olacak. Bölgeler kendi valisini, kendi yöneticisini seçecek. Bence doğru bir yönetimdir.

Neden?

Güneydoğu'daki sorunun eğer bu ülkenin başından gitmesini istiyorlarsa bu yönetim biçimine geçmek zorundalar. İleride de bu kan devam edecek, bu kan red olmayacak. Bu Türkiye Cumhuriyeti’nin kangrenidir. Bunun atılması içinde operasyon gerekir. Bu operasyonda bence Türkiye birleşmiş milletleri olarak, başkanlık veya yarı başkanlık sistemiyle kurtarılabilir. Bu kangreni, Güneydoğu'dak PKK terörünü böyle bertaraf edebilir diye düşünüyoruz. Bu da bir yönetim şeklidir. Türkiye Cumhuriyeti bir yönetim şekliyse başkanlık sistemi de bir yönetim şeklidir. Bunu böyle algılamak gerekir diye düşünüyorum.

Vatandaş ve iş adamı olarak yeni Başbakan Ahmet Davutoğlu'ndan neler bekliyorsunuz?

Sayın Davutoğlu daha ılımlı. Keskin demeçler vermeyen, keskin demeçler vermediği için daha ılımlı buluyorum. Bir Recep Tayyip Erdoğan edebilir mi? Mümkün değil. Bir Tayyip Erdoğan'ı Davutoğlu'ndan beklememiz, onun yapabildiklerini Sayın Davutoğlu'ndan talep etmemiz yanlış olur. Şöyle bir şansımız var: Sayın Cumhurbaşkanımızda halen bu ülkenin başında. Ahmet Davutoğlu yönlendirilecekse Sayın Cumhurbaşkanımız Ahmet Davutoğlu tarafından yönlendirilecek. Tabi bu müspet olaylarda, menfi olaylarda değil. Türkiye'nin geleceği açısından bu durumun kesinlikle istişare halinde yürümesi lazım. Türkiye'nin gelecekteki, 2023'teki partimizin planları, her ne kadar Başbakanımız Cumhurbaşkanı olsa da bu partinin kurucularındandır, bu partinin kurucu genel başkanıdır. O yüzden Sayın Cumhurbaşkanımız Erdoğan da istişare halinde, gelecekteki büyük projelerimizde onla beraber yürünmesi gerektiğini düşünüyorum. Sayın Ahmet Davutoğlu'nu yalnızlaştırarak, Davutoğlu’nu bireysel olarak kendi başına bırakılmasıyla daha ileri yerlere gideceğimizi düşünmüyorum. Hem partimizin hem ülkemizin.

Siyaseten her zaman göreve hazırım

Nedim Koyuncu bundan sonraki yaşamına nasıl devam edecek?

Ticari hayatımızda Gürcistan'da iyi bir yatırımımız var. Yeni bir bina yapıyorum orada. Yat-sat projelerimiz var orada. Aynı zamanda orada mağazalarımız var. Gürcistan bölümünde iyiyiz. Ticari hayatımızda ticaretimizi yapıyoruz. Var olduğumuz yerden mevcuda yenilerde ekleyerek, yeni iş alanları açarak, yeni istihdam sahaları açarak, gerek Gürcistan gerek Türkiye'de biz iş hayatımızı devam ettiriyoruz. Bundan yana herhangi bir kaygımız ve sıkıntımız yok. Büyümeye Koyuncu Grubu olarak, aile şirketleri olarak devam edeceğiz. İlerisi neyi gösteriri bilmiyorum ama biz 10 yıllık planlarımızı, ileride 5 yıllık önümüzü açacak ve Türkiye ekonomisi mevcut veya menfi iyi veya kötü durumunu analiz ederek, biz hesaplarımızı kitaplarımızı yapıyoruz. Büyümeye devam edeceğiz. Siyasi hayat olarak da siyasete her zaman hazırız. Bize görev verilirse her zaman öne çıkmaya hazırız. Her zaman bayrağı dalgalandırmaya hazırız, partiliyiz, AK partiliyiz, Ak partili olarak devam edeceğiz. İlerisini, partimizin geleceğini, Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin, mevcut cumhurbaşkanımızın, başbakanımız nereye giderse bizde onların peşinde olacağımızı görerek, analiz ederek, yarını hesaplayarak siyaseten beklemedeyiz. Biz yine Hopa'da, Artvin'de çalışmalarımızı yapıyoruz. Biz yine Hopa'da, Artvin’de en önde olmaya gayret ediyoruz. Gerek siyaseten gerek ticareten Hopa'da var olduğumuzu, Artvin’de var olduğumuzu, Türkiye'de var olacağımızı biliyoruz. Beklenti içindeyiz siyaseten. İnşallah bir yerler bize gösterilir, biz de bir yerlerden aday oluruz. İnşallah Türkiye'nin ufkunu açacak projelere imzalar atarız. İnşallah Artvin’imizin geleceğinde etkili olabilecek projelere imza atarız ki, beni bilirsiniz. Ben biraz deli doluyum. Siyaseten bir yere geldiğim zaman Ankara'da çalınmayacak kapı, açılmayacak kapı, yaptırılmayacak hiç bir tane işin olmadığını düşünüyorum, kendi açımdan.

Batum ve Gürcistan’ın geleceği parlak

Batum ve Gürcistan'ı işliyoruz. Batum gelecekte nasıl bir şehir olacak? Batum'a yatırım yapmaya devam edecek misiniz?

Gürcistan jeopolitik olarak çok öneme şayan, önemi has olan bir yerdir Gürcistan. Gürcistan bugün ABD ve Avrupa Birliğinin kapısıdır. Yarın o kapıdan içeri gireceğinden dolayı Gürcistan'ın geleceği çok parlak. Gerek hususi olarak herek jeopolitik önemi has olduğundan dolayı, gerek Rusya ile ABD problemleri devam ettiği müddetçe Gürcistan'ın yıldızı daima parlayacaktır. Gürcistan ileride bizim 30-40 yıldır girmek istediğimiz, kapısında beklediğimiz AB'nin bir parçası haline gelecektir. Bu kısa zamanda olacaktır. Bunun için Gürcistan'ın geleceği çok parlak. Biz eğer Türkiye'den giremiyorsak Avrupa’ya Gürcistan'dan daha rahat girebileceğimizi düşünüyorum. Gürcistan'ın gelecek açısından çok öneme has bir yer olduğunu düşünüyorum. Gürcistan'a bütün iş adamlarımızı davet ediyorum. Ağırlık vermelerini istiyorum. Bugün Gürcistan'dan alınan 1 metrekare 1 TL ise AB'ye girdiği zaman 5-5 Euro'ya çıkacaktır. Onun hesabının yapmalarını istiyorum. Ben Gürcistan'da yatırımlarıma devam edeceğim. Gürcistan'da şu anda gelen yeni hükümet kanun ve nizam çerçevesinde gayet güzel devam etmekte. Yatırımları olmamakla beraber ama orda kanunların işletildiğini görüyorum. Onun için Gürcistan'a yatırıma devam edeceğiz.

Teşekkür ediyorum ve başarılarınızın devamını diliyorum. Kolaylıklar temenni ediyorum.

Asıl ben teşekkür ediyorum. Artvin Halkı ile hemşerilerilerim ile beni buluşturdunuz. Ben de size yayın hayatınızda başarılar diliyorum.

comments powered by Disqus

Hopam.com'un notu: Okuduğunuz haber sitemize 28.10.2014 tarihinde Tolga Gül tarafından girilmiştir. Her ne kadar yayın ilkelerimiz doğrultusunda belli bir süzgeçten geçirmiş olsak da haberin yazım kurallarına ve etik teamüllere uygunluğu, içeriğinin doğruluğu ve tarafsızlığı Hopam.com tarafından garanti edilmemektedir. Bununla birlikte, haber metni veya ilgili diğer materyalleri kısmen ya da tamamen kopyalanması, yayımlanması, uyarlanması, çevirisinin yapılması, değiştirilmesi ve başka yayın organlarında paylaşılması söz konusu muhabirin iznine tabidir.
Benzer Haberler
Benzer içerik bulunamadı.


En Çok Okunan Yaşam Haberleri
 » Türklim Olağan Genel Kurulu Yapıldı...
 » Necmettin Orman Vefat Etti!...
 » Hopa’da Gözyaşı Ve Acı Vardı...
 » Chp’den Sonra Akparti’den Miting Ha...
 » Rauf Başar Ödül Töreni Düzenlendi...
 » Artvin’de Kayak Şenliği Sona Erdi...
 » Doğu Karadeniz İçin Yeni Bir Fırsat...
 » Hopa’nın Kadınları, Muhteşemsiniz!...
 » Hopa Tso Açü Meslek Yüksekokulu’nu...
 » Hopa’da Sivil Savunma Programı Gerç...